Hakk velîleri, Hakk dostları kendilerine revâ görülen ezâ ve cefâyı, hattâ yedikleri sopayı bile sırr-ı Circis kabûl ederler. Kâfirler, Hazret-i Circis'e pek çok ezâ ve cefâ etmişlerdir. Bunun içindir ki, âşıklar sultânı Yunus Emre kuddise sırruh, Hakk velîlerine ve Hakk dostlarına tercümân olarak şöyle buyuruyor :
Hoşdur bana senden gelen
Ya tâze gül yâhud diken
Ya hil'at ü yâhud kefen
Nârın da hoş nûrun da hoş
Bir kimse "CELÂL"i de "CEMÂL" gibi severek kabûl etmezse, o kimsenin makâmı ve derecesi düşükdür. Hele de başına gelenleri halka anlatır yani Hakk'ı halka şikâyete yeltenirse, avâmdan biri olur. Şikâyet etmesi lâzım gelse de nâz u niyâz eylese, yine de bu şikâyeti kullara değil, bizzât Allahu Teâlâ'ya etmesi, O'nun celâlinden cemâline sığınması gerekir. Başına ne türlü bir musîbet gelirse gelsin, "İLLALLAH" demesi îcâb eder. Hakk velîleri ve Hakk dostları, Allahu Azîmü'ş-Şân'ın celâl ve cemâl sıfatlarını hoş karşılarlar. Onlar için musîbetle mükâfât müsâvîdir. Onlar, halkın kendilerini övmelerini ve yermelerini de bir tutarlar. Ne övüldükleri zaman sevinirler, ne yerildikleri zaman yerinirler. Onlar, mir'at-ı kâinâta nazar ederler, keder ve safânın zuhûrunu beklerler. Onlar için ne kâinat, ne keder, ne safâ bahis konusu değildir. Ancak "ALLAH"dır, "İLLALLAH"dır, "HÛ"dur, "YÂ HÛ"dur, "YÂ MEN HÛ"dur.
Dost elinden ölür isem güle güle geri gelem
Ganîmet görem bu demi cân şükrâne veri gelem
Cânın dirîğ tutan kişi dost katından ırak düşer
Fedâ kılam yüz bin cânı ıraklıkdan beri gelem
Circis'leyin ol dost beni yetmiş kez öldürür ise
Bin kez dahi ölür isem yüz bin kez ileri gelem
0 Yorumlar