Şeyhi ile övünen kimse, şeyhinin katında makbûl bir er olmadıkça bu övünmenin bir ma'nâsı yokdur. Er odur ki, "Benim böyle bir mürîdim var" diye şeyhi onunla iftihar ede.Tarîkat ehlinin düşdüğü en büyük vartalardan biri de budur. Bir kimse bir mürşide bende olur, bir tarîka girer ama dervîşliğin gereklerini doğru dürüst yerine getirmez, nefsi ile mücâhede etmez, hizmete müheyyâ olmaz, ahlâkını düzeltmez kısacası kendini adam etmez fakat her fırsatda bağlı olduğu tarîkin pîri ile ya da şeyhi ile övünür durur, sürekli onları medh ü senâ eder. Halbuki bu övmelerin de övünmelerin de kimseye bir faydası yokdur. Zâten mürşidler medhedilmekden hazzetmezler, şöhret de istemezler. Bunun için ehlullah, "Şeyhini medh ü senâ eden bir dervîş olacağına, şeyhinin medh ü senâ ettiği bir dervîş ol" demişlerdir.
Büyük mürşidlerden biri, bu ma'nâya işâret olmak üzere, menâkıbını yazmaya niyetlenen bir dervîşine, "Menâkıb yazmakla uğraşacağına, menâkıbı yazılacak adam olmaya uğraş" buyurmuşlardır.
Cilvegâh-ı kûy-i bezm-i lâ-mekâna ermedi
Geçmeyenler sûret ü ma'nâda sahrâ ile dâğ
Fakr ile fahr eyleyen mahv eyleyüp zıll-i vücûd
Dü cihândan kenz-i lâ yefnâ bulup oldu ferâğ
Dâimâ tehzîb et dil mülkünü takrîb içün
Meyvedâr olmaz eğer ormân olmaz ise bâğ
0 Yorumlar